1999 yılının o unutulmaz yaz gecesi… Türkiye’nin dört bir yanında hissedilen ve Gölcük’ü yerle bir eden büyük Marmara Depremi, hepimizin hafızasına kazındı. O geceyi yaşayan biri olarak, hem acının hem de yaşamın devam ettiğine dair bir tanıklık bırakmak istiyorum. Bu, tamamen yaşanmış bir hikayedir.
Deprem Gecesi ve Sonrası
Deprem sabahı mahallemizin %90’ı yıkılmış, maalesef çoğu komşumuz hayatını kaybetmişti. Enkazlar arasında tek sağlam kalan bina bizim apartmandı. Ancak, bu bile bir teselli değildi; çünkü apartman, korkuyla kimsenin adım atmaya cesaret edemediği bir yapı hâline gelmişti. Elektrik ve su yoktu. Çevremizde kurulan çadır kentlerde insanlar acılarını paylaşarak dayanışma içinde yaşamaya çalışıyordu. Ancak ben o gece çadır kentte kalmayı istemedim. Gençliğin verdiği cesaretle, binaya tek başıma girip kendi evimde kalmaya karar verdim.
Cesaret mi, Düşüncesizlik mi?
O dönemde teknoloji bizimle değildi. Fenerli cep telefonları henüz icat edilmemişti. Elimde sadece bir çakmak vardı ve onunla merdivenleri aydınlatarak eve çıktım. Hafif çakırkeyif bir hâlde odamı buldum, yatağıma yüzüstü uzandım ve uyumaya çalıştım. Ancak gece saat 03.30 civarlarında olanlar, hayatım boyunca unutamayacağım anlara dönüşecekti.
Korkunun Gölgesinde Gece
Derin uykudayken birden bire ayaklarımın çekildiğini hissettim. Panik içinde uyandım. Ancak bu sadece başlangıçtı. Odamın camlarından gelen sesler beni daha da dehşete düşürdü. Birisi, ya da bir şey, camları yumruklamaya başlamıştı. Korkudan donup kalmıştım. Yumruk sesleri giderek şiddetlendi ve sonunda camlardan biri kırıldı, diğerleri ise çatlamıştı. Korkunun etkisiyle kendimi dışarı atmayı başardım. O gece, binada yaşadığım son gece oldu.
20 Yıl Sonra Aynı Binaya Geri Dönüş
Bu olayın ardından o evden taşındık. Ancak hayat garip bir şekilde bizi tekrar oraya getirdi. 20 yıl sonra, bugün, yine aynı binadayım. Yaşananlardan sonra binada hâlâ ufak tefek paranormal olaylar yaşıyorum. Ama bu defa daha sakinim, çünkü bu olayların artık bir parçasıymışım gibi hissediyorum. Burası hâlâ geçmişin izlerini taşıyor ve belki de bu yüzden burada kalmayı seçiyorum.
Düşündüren Bir Son
Yaşadığım bu deneyim, sadece bir deprem hikâyesi değil; aynı zamanda doğaüstü bir olayın tanıklığıydı. Hayatın ve ölümün arasında ince bir çizgide yürüdüğünüzde, gerçeklik algınız değişiyor. O gece yaşadıklarım, hayatın hem görünen hem de görünmeyen yüzlerini anlamamı sağladı.
👇ÜCRETSİZ Online Tarot Falı! 👇